Türkiye’deki yetkili satıcılardan %42’sinin anonim şirket, %56’sının’inin limited şirket olduğunu biliyor muydunuz?

Türkiye’deki yetkili satıcıların %100’ü şirketleşmiş kurumlar. Bu yetkili satıcıların bir kısmı süreç odaklı kurumsal alt yapıyla yürütülürken, bir kısmı ise kişi merkezli patron şirketleri
olarak yönetiliyor.

Yarı kurumsal veya patron şirketi olarak yürütülen plazaların çoğunluğunda ise; zaman zaman “kendi işimi kendim görürüm” anlayışının şirket yönetimine yerleşmesine neden oluyor. Bu anlayışın sebebi ise şirket sahibinin; ya “işi doğru” yapacak birilerini bulamaması ya da “doğru işi” yapacak kişilerin maliyetlerinin kaldırılamayacağı düşüncesi …

Sonuç; işlerin ilk seferde doğru yürümesi için ya da hata yüzünden harcanacak ekstra enerjinin fazlası ile tekrar kendini yoracağını bilen patronda/yöneticide organizasyon şemasında tüm yolların
kesişmesi ve patronun/yöneticinin süreçlerin kontrolüne tam konsantre olamaması.

Şu cümleleri zaman zaman yetkili satıcı yöneticilerinden duymuyor muyuz ?

• Çok yoğunum, kibrit çöpünü bile alırken bana soruyorlar!

• Distribütör’de eposta atan çok yönetici var, bizde ise eposta alan birkaç kişi!

• Tüm riskli kararları ben alıyorum!

Yani; sektörümüzde yöneticiler; verimsiz sektör prosedürleri ve yoğun ticaretin düşük performansı arasında kalmaları, iplerin kontrolünü işe kaptırmaları sonucu, gündelik işlerde anı yaşayarak ama koşarak çalışıyorlar.

“İç Kontrol” yetkili satıcı camiasında yokluğu bilinen ama uygulamaya gelince tam olarak
gerçekleştirilemeyen ihtiyacımız …

Ticarette kurallar değişiyor. Gelgelelim değişim her yerimizi sarmışken, neden aynı şeyleri yapmaya devam ediyoruz.

“İç Kontrol” gerektir, ihtiyaçtır derken, neden kuvvetli kasımız olması gereken bu konuya eğilmiyoruz, eğilemiyoruz.

Yetkili satıcılık yönetiminde ise kontrol denildiğinde aklımıza ilk gelen paranın kontrolü… Ve çözümü genellikle detaycılığı ile bilinen bayan aile üyelerinin veya şirket ile birlikte büyümüş güvenilir çalışanların kasaya hakim olması…

Oysa şirketler iç kontrol ile desteklenirlerse neler kazanacaklar;

1. Süreçlerde yaşanan standart aksaklıkları problem olmadan önce görecekler,

2. Güvenilir finansal ve teknik rapor verileri ile karar verecekler,

3. Yasal düzenlemelere şirketleri uyum sağlarken destek alacaklar,

4. İşi bilen çalışanlarının fark etmediği eğitim ihtiyaçlarını tespit edecek ve belki de denetim anında bu ihtiyacı giderecekler.

Kısaca iç kontrol sistemi şirketlerin sadece mali konuları değil, şirketi idare ederken oluşturulan tüm süreçleri kapsayan, tüm birimleri ilgilendiren gelişim motorumuz.

Otomotiv plazalarında günümüzde kim yapıyor bu işi ?

• Yapı yeterince büyükse, bir iç kontrol departmanı veya iç kontrol yetkilisi,

• Yapı küçükse

a) muhasebe müdürü,

b) genel müdür,

c) şirket ortağı,

d) hiç kimse.

Küçük yapılarda iç kontrol sistemin sağlıklı çalışması açısından önemli olan iç kontrol ile ilgili çalışanın genel müdürden bağımsız olarak tespitlerini doğrudan yönetim kuruluna sunabileceği bir alt yapı olması gerekli.

Tabii, bu ayrıca şu anlama da geliyor: Şirkette genel müdürün üzerinde bulunan, üyeleri
otomotiv ticaretine hakim bir yönetim kuruluna da ihtiyaç olduğu başka bir gerçek. Öte yandan; “otomotiv şirketlerinde yönetim kurulları nasıl çalışmalı?” başlı başına bir makale konusu olabilir.

Yapılan denetimin maksadı şirket çalışanı ve yöneticilerini eleştirmek olmamalı, bilakis iç kontrolün çıktılarını ekiplerimize daima ileriye yönelik nasıl ilerleriz amacı ile kullanırsak kontrol süreçlerini verim süreçlerine çevirmiş oluruz. Kısaca; kişilerin ayaklarındaki prangaları tartışıp suçlamak için kullanmaktansa, ekibin önündeki duvarların üzerinden hep birlikte nasıl geçeceğinizi bulmak yeni iş fırsatlarını sisteme kazandıracaktır.

Özetle; Performans = Potansiyel – Parazit denkleminin “Panzehirdir” iç kontrol.

İyi, hoş, güzel de… Ülkemiz yetkili satıcılık kültürü buna müsait mi?

Otomotiv dünyası değişiyor, inancım bu kültürel değişim ihtiyacını gören yetkili satıcılar önündeki bu zorluğu da bir fırsata dönüştürecektir.

 

 

Leave a Reply